Erzurum Kalesi’nin Unutulan Kapıları Ortaya Çıktı
Erzurum Teknik Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu, Erzurum Kalesi’nde yapılan araştırmalar sonucunda, halk arasında bilinen kapıların haricinde toplam 30 kapının olduğunu tespit etti.
Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu, 1998 yılında başladığı Erzurum Kalesi araştırmasında, kaleye ait az bir kısmın günümüze ulaştığını belirtti. Kalede bulunan kapılar hakkında konuşan Küçükuğurlu, 7-8 veya 9 kapılı şehir efsanesinin aksine, tarihi belgelerin sayının daha fazla olduğunu ortaya koyduğunu ifade etti.
Kaledeki kapılara ilişkin detayları da paylaşan Küçükuğurlu, Osmanlı ve İngiliz arşivlerinden elde ettiği verilerle, şehrin savunması için yapılan kale surları üzerinde yaptığı araştırmaları birleştirerek toplam 30 kapının varlığını ortaya koydu.
Erzurum Kalesi’nin yapısını değiştiren olaylara da değinen Küçükuğurlu, yapılan araştırmalar sonucunda belgelenen 30 kapı ve 4 surun, Erzurum’un tarihine ışık tuttuğunu belirtti.
İngiliz ve Osmanlı Arşivlerinden Çıkan Verilerle Doğrulandı
Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu’nun araştırmaları, özellikle Osmanlı ve İngiliz arşivlerinden çıkan verilerle desteklenerek, Erzurum Kalesi’nin geçmişine ilişkin yeni bilgilerin ortaya çıkmasını sağladı. Elde edilen bilgiler, kalede bulunan farklı kapı tiplerini ve surların yapıldığı dönemleri detaylı bir şekilde açığa çıkardı.
Küçükuğurlu’nun ifadelerine göre, Erzurum Kalesi üzerinde yapılan araştırmalar, şehrin tarihine dair önemli ipuçları vererek, kaledeki kapıların sayısını ve yapıldığı dönemleri net bir şekilde belirledi.
Araştırma sonuçları, Erzurum Kalesi’nin geçmişine açılan yeni bir pencere oluştururken, şehrin savunma stratejilerine ve sosyal yapısına ilişkin de önemli veriler sunmayı başardı.
Özelikle Not Edilmeli
Erzurum Kalesi’nin tarihi ve mimari yapısına ilişkin yapılan araştırmalar, kalede yer alan kapıların sayısının bilinenin ötesinde olduğunu gözler önüne serdi. Bu kapıların, kaleyi çevreleyen duvarlarla birlikte şehrin savunma sistemini oluşturduğu belirtilirken, Küçükuğurlu’nun araştırması tarihi ve arkeolojik alanda önemli bir boşluğu doldurmayı başardı.