Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, TRT World Forum 2023’te konuştu Açıklaması

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, dünyanın beşten büyük olduğunu görme vaktinin geldiğine dikkati çekerek, “Artık daha adil ve evrensel insani değerleri gerçek anlamda kendine şiar edinen bir uluslararası sistemi konuşma vaktidir.” dedi.

Göktaş, İstanbul’da “Birlikte Gelişmek: Sorumluluklar, Eylemler ve Çözümler” temasıyla düzenlenen TRT World Forum 2023’te, “İnsanlığı Güçlendirmek: Sosyal Krizlerin ve Eşitsizliklerin Ele Alınması” başlıklı oturumun açılışında konuştu.

Gündeme yön veren ve Türkiye’nin dünya ile iletişiminde etkin bir marka haline gelen TRT World Forum’da olmanın mutluluğunu yaşadığını dile getiren Göktaş, bu oturumda artık küresel bir buhran haline dönüşmüş insani krizlerle ilgili çözüm arayışlarına katıldıklarını söyledi.

Göktaş, insan olan herkesin yüreğinin Filistin’in acısını en derinden hissettiğini kaydederek, şu değerlendirmede bulundu:

“Maalesef Gazze ve Filistin’de sadece insani değerlerin değil, insanların yaşamının yok edildiği bir krizle karşı karşıyayız. Gazze’de şahit olduğumuz devam eden bir soykırımdır. Bebeklere, çocuklara, kadınlara, yaşlılara ve annelere hiç sevgi, şefkat ve saygı yok. İsrail yönetiminin Filistinlilere uyguladığı soykırım; insanın varlığına, yaşam hakkına ve gelecek nesillere yapılmış vahşi bir saldırıdır. Bu saldırıyı kınıyor, zulmün karşısında ve Filistinli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu bir kere daha, yüksek sesle ifade ediyoruz.”

Birçok ülkede Filistinlileri destekleyen ve İsrail yönetiminin zorbalığına isyan eden eylemler düzenlendiğini aktaran Göktaş, İrlanda’dan Japonya’ya, Endonezya’dan Amerika’ya halkların sergilediği bu dik duruşun, insanlığın geleceğine dair inançlarını güçlendirdiğini belirtti.

Sosyal krizlere çözüm geliştirmek üzere güçlerini birleştiren, güvenlik ve kalkınma için mekanizmalar ve kurumlar geliştiren küresel otoritelerin yaşanan vahşete seyirci kaldığını söyleyen Göktaş, “Küresel otoritelerin, Gazze’de yaşamlarını yitiren ve çoğunluğunu kadınların ve çocukların oluşturduğu insanları sadece birer veri olarak görme merakı ise hepimizi dehşete düşürüyor.” ifadelerini kullandı.

Göktaş, 18. yüzyıldan bu yana Batı’nın sunduğu hümanist ideallerin, Orta Doğu’daki krizleri teskin etmediğine şahit olduklarını kaydederek, bugün Gazze’de de bu ideallerin tamamen unutulmadıysa bile görmezden gelindiğini vurguladı.

“Bazı medya kurumları soykırımı ‘acı ama gerekli’ olarak nitelendiriyor”

Uluslararası medyaya bakıldığında hatırı sayılır ve prestijli kabul edilen kurumların yaşanan soykırımı “acı ama haklı veya gerekli bir operasyon” gibi göstermeye çalışmasının vicdan ve muhakeme sahibi her insanı rahatsız ettiğini aktaran Göktaş, zaman zaman bizzat o kurumlarda çalışan bazı vicdan sahibi medya mensuplarının protestolarına ve istifalarına şahit olduklarını dile getirdi.

Bakan Göktaş, TRT World gibi çalışkan ve gerçeklerin peşindeki medya kurumları için sahada gerçekten ne olduğunu dünyaya göstermeleri açısından önemli bir zaman olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bugün binlerce Gazzeli çocuğun ölümüne seyirci kalanların, yarın herhangi bir konuda söyleyecekleri hiçbir sözün kıymeti harbiyesi olmaz.” sözüne atıfta bulunan Göktaş, “Türkiye her insani krizde olduğu gibi Gazze için de tarihin doğru tarafında duruyor ve insanlık tarihinden nasibini almış her devleti tarihin doğru tarafında, insanlığın yanına durmaya davet ediyor.” diye konuştu.

“Daha adil ve evrensel insani değerleri şiar edinen uluslararası sistem”

Çözüm arayışlarında artık yeni yollar bulmanın vakti olduğunu aktaran Göktaş, dünya üzerinde huzuru ve adaleti daim kılma iddiasında olan küresel sistem ve uluslararası kurumların artık acıları dindirmediğini, insanlık adına kapsayıcı ve koruyucu olmadığının ortada olduğunu vurguladı.

Göktaş, artık dünyanın beşten büyük olduğunu görme vaktinin geldiğine dikkati çekerek, “Artık daha adil ve evrensel insani değerleri gerçek anlamda kendine şiar edinen bir uluslararası sistemi konuşma vaktidir. Bu yenilenme sürecinde, yerel ve bölgesel anlamda inisiyatif almak; eğitimden sağlığa, ekonomiden savunma sanayine, akademiden siyasete kadar somut adımlar atmak önem kazanmıştır.” ifadelerini kullandı.

Bakan Göktaş, Türkiye’nin de uyguladığı bu çekirdekten çevreye yenilenme stratejisinin, dünya çapında Türkiye’nin etkinliğini artıracağını, yaraların sarılmasını hızlandıracağını, yeni krizlerin oluşmasının önüne geçeceği ve tüm dünya için iyi bir örnek ve ilham kaynağı olacağını vurguladı.

Türkiye’nin başarısının anahtarı olan ve ülkeyi Türkiye Yüzyılı’na taşıyan gücün insani değerlere karşı beslediği yoğun sevgi ve sadakat olduğunun altını çizen Göktaş, şunları kaydetti:

“Çünkü bizim kültürümüzde; insanın ayağına takılacak bir taşı alıp kenara koymak, iyiliktir. Ekmeğini paylaşmak iyiliktir. Derdine ortak olmak iyiliktir. Tebessüm bile iyiliktir. İyilik adına sorumluluk almak, insanlığın en sade, en uygulanabilir halidir. Bu noktada her insan, bildiği ve gücü yettiği kadar harekete geçmeyi yeniden şiar edinmelidir. Çünkü yükselişimizin temeli ancak adalettir ve adalet evrensel bir değerdir.”

Göktaş, güç bir kişinin ya da bir grubun tekeline düştükçe, insanlığın ortak evi olan dünyada göz yaşlarının dinmeyeceğini dile getirerek, “Bu evin bazı odalarını hayal edin, yardım çığlıkları yükseliyor ve hepimiz bu çığlıkları duyuyoruz. Durduracak mıyız, sadece bakacak mıyız? Yoksa harekete mi geçeceğiz?” diye sordu.

“Dünya beşten büyüktür”

Ötekinin acısını hissedebilen her insanın, sorumluluk duyacağına, ben ne yapabilirim duygusuyla harekete geçeceğine ve hak hukuk tanımayacaklara karşı sağlam bir tavır alacağına inandığını anlatan Göktaş, şöyle devam etti:

“Sayın Cumhurbaşkanı’mızın ifade ettiği gibi, adaletsizlikler karşısında dilimiz ile itiraz, gücümüz ile müdahale ederek adaletsizlikleri sona erdirmek hayatımızın düsturu olmalıdır. Özellikle kuruluş amacı insani ve sosyal krizlere çözüm bulmak olan başta Birleşmiş Milletler gibi uluslararası ve uluslar üstü kurumların, vadettikleri eşitlik ve adalet ilkeleriyle aksiyon almaları hayati bir gerekliliktir. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Madde 99’u kullanmasını memnuniyetle karşılıyorum. Ancak dün gördüğümüz gibi, ateşkes umudu Güvenlik Konseyi’nin bir üyesinin vetosu nedeniyle çok sürmedi. Dünya beşten büyüktür.”

Göktaş, Bakanlık olarak, kalıcı ateşkes başladığı andan itibaren Filistin halkı için Birleşmiş Milletler çerçevesinde, gerek ikili ve bölgesel ülkelerle koordinasyon halinde yapılması gereken ne varsa yapacaklarını vurguladı.

“Zulüm bizdense ben bizden değilim” sözlerinin sahibi Rachel Corrie’yi hatırlatan Göktaş, Corrie’nin hayatına mal olsa bile bu sözlere sadık kaldığını belirtti.

Göktaş, Corrie’nin İsrail’in sivillere uyguladığı şiddete karşı unutulmaz bir aktivizm örneği olduğunu; masumlara merhameti ve sağduyusuyla zalimlerden ayrıştığını ve net bir tavır koyduğunu söyledi.

Yeryüzünde adaletin, şefkat ve merhametin hakim olmasının iyilerin de zalimler kadar cesur olmasıyla mümkün olduğuna işaret eden Göktaş, çözümün dışarıdan gelmeyeceğini, insani krizi yaşayan ve ona yakından şahit olanların vicdanı ve sağduyusundan yükseleceğini ifade etti.

Sömürge süreçleri ve insani krizler

Göktaş, insani krizlerin çözümünde birlik olmanın gücüne de vurgu yaparak, 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde açılan yaraların, devletin tüm birimleri, sivil toplum örgütleri ve gönüllü ekiplerin birlik ve beraberliğiyle hızla sarıldığını belirtti.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olarak, insani krizlere yönelik tüm çalışmalarda işbirliğine hazır olduklarını aktaran Göktaş, insani, siyasi ve sosyal krizlerde sömürge süreçlerinin ilişkisine dikkati çekti.

Göktaş, her toplumun tarihi, coğrafyası, doğal zenginlikleri ve gelenekleriyle bir kültür inşa ettiğini anlatarak, küreselleşme sürecinin toplumların birbirlerine açılmalarına vesile olduğu kadar, özgün kültürlerine yabancılaştıracak akımların etkileşimine de kapı araladığını dile getirdi.

Bu durumun kendi öz varlığını ve gücünü unutmaya yol açtığını, toplumları kültürel ya da fiziksel olarak işgal ve istila edilmeye daha açık hale getirdiğini aktaran Göktaş, bu noktada, kendini bilmenin, kendi kültür aynasından geçmişi ve geleceği okumanın önem kazandığını ve Türkiye Yüzyılı yolunda tam olarak bunu yaptıklarını vurguladı.

Göktaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın “İnsanlığa rol model olacak, medeniyet ve kültür kahramanlarıyla dolu geçmişimiz en büyük zenginliğimizdir. Bize düşen, bu muhteşem miras vasıtasıyla, dünyanın giderek çoraklaşan iklimine can suyu verebilmektir.” sözüne atıfta bulunarak, doğası gereği değişimlerle ilerleyen insanın hayat boyu farklı krizlerle karşılaşabileceğini ve birçok krizin çözümü için gerçekten son nesil olduklarını söyledi.

Bir insanın düştüğü yerden kalkması, yandığında küllerinden doğması için bir damla merhametin ve bir sıcak dokunuşun kafi olduğunu vurgulayan Göktaş, “Dilerim şu an dünyada yaşanan insani krizler için bu rahmet damlası, bu sıcak dokunuş olabiliriz. Hepinizi muhabbetle selamlıyorum.” diyerek sözlerini tamamladı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir